Ekonomik Krizler İhracatı Nasıl Etkiler? Whatsapp

Ekonomik Krizler İhracatı Nasıl Etkiler?

Ekonomik Krizler İhracatı Nasıl Etkiler?

Ekonomik Krizler İhracatı Nasıl Etkiler?

Yaşanan ekonomik krizlerde ihracat'ın olumsuz etkilendiği aşikardır. İhracat yapan firmaların, krizlerde nasıl pozisyon alması gerektiği önem arz etmektedir. Beştav Danışmanlık olarak krizlerin ihracata etkileri üzerine anlatmaya çalışacağız. Dış finansmana erişim uzun zamandır gelişmekte olan ülkelerdeki firmaların karşılaştığı en önemli kısıtlamalardan biri olarak tanımlanıyor. OECD ülkelerinde firmaların sadece %11,5'i finansmana erişimi önemli bir engel olarak tanımlarken, bu oran Sahra Altı Afrika'da %38,3, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da %35,1 ve Güney Asya'da %26,5'tir . Finansal faktörler firmaların yabancı müşterilere ulaşma kabiliyetini etkiler. Yurtiçi odaklı firmalarla karşılaştırıldığında, ihracatçı firmalar dış pazarlara girmek için önemli batık maliyetlere katlanmaktadır. Bu batık maliyetler, dağıtım ağları kurmayı, yabancı alıcıları bulmayı ve dış pazarlarda daha yüksek standartları karşılamayı içerir. Finansal olarak kısıtlı firmaların ihracatları kredi maliyetlerine karşı daha duyarlıdır ve bu duyarlılık kriz dönemlerinde daha da artmaktadır.

 

World Economy'de son zamanlarda yayınlanan bir makale olan Exporter Dynamics Database'i kullanarak, hem ihracatçı hem de ithalatçı ülkelerdeki mali krizlerin ihracat-pazar katılımı, ürünler ve varış noktaları üzerinde ekonomik açıdan önemli bir etkisi olduğunu açıklıyor. Bir ülkeyi mali kriz veya şok vurduğunda, sermayeye erişim zorlaşır. Sonuç olarak krizler, firmaların ihracat pazarlarına girme derecesini azaltır ve firmaların yeni ürünler ihraç etme veya yeni pazarlar keşfetme yeteneklerini sınırlar. Bu durum özellikle, uzmanlaşmış teknoloji ve yüksek vasıflı işçiler için dış finansmana ihtiyaç duydukları için savunmasız olan plastik ürünler ve makineler gibi sektörlerde geçerlidir.

 

Rapor, 1997-2011 yılları arasında 34 gelişmekte olan ülkeyi ele aldı ve bir krizin ardından firmaların, ürünlerin ve destinasyonların giriş oranlarının hepsinin düştüğünü buldu. Bu, bir şoktan hemen sonra, daha az sayıda firmanın yeni ürünleri yeni pazarlara ihraç ettiği anlamına gelir. Aynı zamanda, çıkış oranları arttı, bu da daha fazla firmanın, ürünün ve destinasyonun piyasadan ayrıldığı anlamına geliyor. Her şey düşünüldüğünde, bir krizden sonra ticaret ve ihracat yavaşlar. Örneğin, Fildişi Sahili 1988'de sistematik bir bankacılık krizi yaşadı . Tahminler, bu krizin ardından Fildişili firmaların ihracat pazarına girme oranlarının, daha savunmasız sektörlerde, daha az kırılgan sektörlere göre 2,4 kat daha düşük olduğunu gösteriyor.

 

Krizler bir ülkenin kredi koşullarını ve toplam talebi etkilediğinden, ihracatçı veya ithalatçı ülkelerdeki krizler, iletim kanalları farklı olsa da, ihracatı bozar.

  • İhracatçı ülkelerdeki mali şoklar (arz yönlü şoklar) , firmaların sermayeye erişimini, ihracat pazarlarına girme kabiliyetini, ihraç edilen ürün sayısını ve firmaların ürünlerini gönderdikleri yer sayısını sınırlar.
  • İthalatçı ülkelerdeki finansal şoklar (talep yönlü şoklar) müşterilerin ürünlere olan talebini azaltmakta ve böylece firmaların satışlarını sınırlamaktadır.
  •  

Her iki tür şokun olumsuz etkisi, krizin başlamasından sonraki üç yıl boyunca devam edebilir, ancak finansal krizlerin bu etkisi, nispeten açık sermaye piyasalarına sahip ülkelerde daha az belirgindir. Politika açısından bu, ihracatçı bir ülkede iyi gelişmiş bir bankacılık sisteminin, firmaların krizler karşısında daha dayanıklı olmasına yardımcı olabileceği anlamına gelir. Daha da önemlisi, finansmana yeterli erişim ve iyi işleyen sermaye piyasaları, ihracat performansı ve nihayetinde ekonomik kalkınma için olumlu sonuçlar doğurabilir.